27 Avrupa Birliği üye ülkesinde gerçekleştirilen kapsamlı bir anket, cinsiyete dayalı şiddetin devam eden yaygınlığını gözler önüne seriyor. Anket, her üç kadından birinin yaşamı boyunca fiziksel şiddet, cinsel şiddet veya tehditlere maruz kaldığını ortaya koyuyor.
FRA, Eurostat ve EIGE tarafından yayımlanan bu çalışma, konuya dair şimdiye kadarki en geniş veri toplama çalışmasını temsil ediyor ve 2020 ile 2024 yılları arasında 114.000’den fazla kadın deneyimlerini paylaştı.
Raporu inceledik ve aşağıda ana sonuçlar ve çıkarımlar bulunabilir. Bu makalede de daha fazla veri bulabilirsiniz: AB’deki Kadınların %31’i Şiddet Yaşadı
Rakamlarla Şiddet
Anketin ayrıntılı istatistikleri endişe verici eğilimleri ortaya koyuyor:
- Fiziksel Şiddet: Kadınların %13,5’i yaşamları boyunca fiziksel şiddet veya tehditlere maruz kaldı.
- Cinsel Şiddet: %17,2’si cinsel şiddet yaşadı, bunların %3,8’i 15 yaşından itibaren partner dışı kişiler tarafından tecavüze uğradığını bildirdi.
- Taciz: %13,6’sı istenmeyen mesajlar veya takip edilme gibi taciz davranışlarına maruz kaldı.
Ömür Boyu Süren Bir Salgın
Cinsiyete dayalı şiddeti durdurmaya yardım edin.
— AB Temel Haklar ightarrow #İnsanHakları (@EURightsAgency) 5 Aralık 2024
Son @Eurostat / @EURightsAgency / @eige_eu anket sonuçları, Avrupa genelinde kadınlara yönelik şiddetin şok edici seviyelerini vurguluyor.
Daha fazla bilgi edin:https://t.co/ZqobFEJX2G https://t.co/s6oFQOaZLA
Veriler, AB-27’deki kadınların %30,7’sinin yaşamlarının bir noktasında cinsiyete dayalı şiddetle karşı karşıya kaldığını gösteriyor. Bu şiddet genellikle yakın partnerlerden, yabancılardan veya tanıdıklardan kaynaklanıyor ve evlerde, iş yerlerinde ve kamusal alanlarda meydana geliyor. Endişe verici bir şekilde, Finlandiya (%57,1), İsveç (%52,5) ve Danimarka (%47,5) gibi İskandinav ülkeleri en yüksek yaygınlık oranlarını bildirdi, Bulgaristan (%11,9) ve Polonya (%16,7) gibi ülkelerde ise çok daha düşük oranlar görüldü. Uzmanlar bu farklılıkları toplumsal farkındalık, yasal tanımlar ve raporlama pratiklerindeki farklılıklara bağlıyor.
Yakın Partner Şiddeti: Gizli Bir Kriz
Her beş kadından neredeyse biri (%17,7), yakın bir partner tarafından uygulanan şiddeti yaşadığını bildirdi. Bu, fiziksel, cinsel ve psikolojik istismarı içeriyor. Macaristan (%41,1) ve Finlandiya (%33,8) gibi ülkelerde bu tür şiddetin en yüksek ömür boyu oranları bildirildi. Kontrol edici veya taciz edici davranışlarla tanımlanan psikolojik şiddet, rakamları daha da yükselterek AB’deki kadınların %31,8’ini etkiledi.
Partner Dışı ve İşyerinde Taciz
Rapor ayrıca kadınların %20,2’sinin iş arkadaşları, müşteriler veya yabancılar gibi partner dışı kişilerden şiddet gördüğünü vurguluyor. İş yerinde cinsel taciz de bir başka yaygın sorun olarak ortaya çıktı ve AB-27’deki kadınların %30,8’i kariyerleri boyunca bunu yaşadı. Genç kadınlar (18-29 yaş arası) orantısız bir şekilde etkileniyor, %41,6’sı tacizi bildiriyor. Alarm verici şekilde, işyerindeki taciz vakalarının %15,8’i erkek iş arkadaşlarını, %9,3’ü ise müşterileri içeriyor.
Duyulmayan Bir Yardım Çığlığı
Şiddetin yüksek yaygınlığına rağmen, kurtulanların yalnızca küçük bir kısmı profesyonel yardım arıyor. Şiddete uğrayan kadınların sadece %13,9’u olayları polise bildirirken, %20,5’i sağlık veya sosyal hizmetlere başvurdu. Çoğu mağdur (%63,7) ise destek için arkadaşlarına veya ailelerine başvurarak resmi yardıma erişmekteki engelleri gösteriyor.
Toplumsal ve Yasal Boşluklar
Rapor, cinsiyete dayalı şiddetin karmaşık faktörlerini, toplumsal normları, yetersiz yasal korumaları ve uygulama eksikliğini vurguluyor. Örneğin, bazı AB ülkelerinde evlilik içi tecavüz hala tanınmıyor, diğerleri ise siber takip veya çevrimiçi taciz gibi davranışları suç saymada geride kalıyor.
Yakın zamanda onaylanan İstanbul Sözleşmesi, bu boşlukları ele almak için bir yasal çerçeve sunarak, cinsiyete dayalı şiddeti insan hakları ihlali olarak tanımlıyor. Ancak, anket yasal tanımların tek başına yeterli olmadığını, kültürel ve toplumsal değişimin de eşit derecede önemli olduğunu vurguluyor.
Eylemde Umut
AB, cinsiyete dayalı şiddetle mücadele çabalarını artırdı. Girişimler, zorla evlilik, siber taciz ve kadın sünneti gibi istismar türlerini suç haline getiren 2024/1385 sayılı Direktifin kabulünü içeriyor. Ayrıca, AB, tüm üye devletlerde erişilebilir destek sağlayan 116016 numaralı birleşik bir yardım hattı kurdu.
Anket yazarlarının belirttiği gibi, kamu farkındalığı ve kapsamlı veri toplama, cinsiyete dayalı şiddetle mücadelede esastır. Bulgular, tüm kadınlar için güvenli ve eşit bir toplum sağlama işinde yapılması gerekenlerin hala bir hatırlatıcısıdır.
2025 yılında yayımlanması planlanan tam rapor, cinsiyete dayalı şiddetin inceliklerini daha derinlemesine ele alacak ve politika yapıcılar, savunucular ve topluluklar için kritik içgörüler sağlayacaktır. O zamana kadar, AB Cinsiyete Dayalı Şiddet Anketi, bu sorunun yaygınlığının ciddiyetini ortaya koyan bir tanıklıktır ve Avrupa ve ötesi için harekete geçme çağrısıdır.