Dünya büyük bir su krizine doğru ilerliyor, uzmanlar, 2030 yılına kadar küresel tatlı su talebinin arzı %40 oranında aşacağı konusunda uyarıyor. Küresel Su Ekonomisi Komisyonu, sürdürülemez uygulamaların, kirliliğin ve iklim değişikliğinin küresel su sistemleri üzerinde eşi benzeri görülmemiş bir baskı oluşturduğunu vurgulayarak, acil ortak eylem ihtiyacını gösteriyor.
Acil müdahale olmadan, küresel gıda üretiminin yarısından fazlası 2050 yılına kadar risk altında olabilir.
Su Kıtlığı: Küresel Bir Tehdit
Şu anda, neredeyse 2.2 milyar insan güvenli içme suyuna erişimden yoksun ve dünya nüfusunun yarısı her yıl su sıkıntısı yaşıyor. Su kıtlığı sadece gelişmekte olan bölgelerle sınırlı değil.
OECD-backed group calls for global pact to solve water crisis https://t.co/3P7QvtYdB5 pic.twitter.com/pLS0Ot34Tt
— Reuters (@Reuters) October 17, 2024
İklim değişikliği, aşırı kullanım ve kötü su yönetim uygulamaları nedeniyle Avrupa Birliği’ndeki birkaç ülke düşük su rezervi sorunuyla karşı karşıya. AB içindeki en düşük su rezervine sahip ülkeler şunlardır:
Malta: Malta, Avrupa Birliği’ndeki en su kıtlığı çeken ülkelerden biridir ve çok sınırlı tatlı su kaynaklarına sahiptir. Ada ülkesi, ihtiyaçlarını karşılamak için büyük ölçüde tuzdan arındırma ve su ithalatına bağımlıdır. Yeraltı suyunun aşırı kullanımı ve yetersiz yağış, sorunu daha da kötüleştiriyor.
Kıbrıs: Kıbrıs, kurak iklimi ve yetersiz doğal tatlı su kaynakları nedeniyle uzun süredir su kıtlığıyla mücadele etmektedir. Ülke, özellikle kuraklık dönemlerinde içme suyu sağlamak için tuzdan arındırma tesislerine büyük ölçüde bağımlıdır.
Belçika: Belçika, özellikle Flanders bölgesinde, diğer Avrupa ülkeleriyle karşılaştırıldığında düşük su erişimi yaşamaktadır. Kişi başına düşen su miktarı açısından Avrupa’daki en düşük seviyelerden birine sahiptir. Artan kuraklıklar ve yüksek nüfus yoğunluğu, sınırlı su kaynakları üzerinde ek baskı oluşturmaktadır.
İspanya: İspanya’nın büyük su kaynaklarına sahip olmasına rağmen, güney İspanya düzenli olarak ciddi kuraklıklar yaşamaktadır, bu da su kıtlıklarına yol açmaktadır. Andalusia gibi bölgelerdeki tarımsal aşırı kullanım, özellikle ısınan bir iklim bağlamında su kaynaklarını tüketmektedir.
Yunanistan: Yunanistan, su kıtlığı zorluklarıyla karşı karşıyadır, özellikle adalarında, tuzdan arındırma veya su taşımacılığına yoğun şekilde bağımlı olduklarında. Ülkenin ana kara ve adalar arasında su kaynaklarının düzensiz dağılımı sorunun şiddetini artırıyor.
Tarım ve Gıda Güvenliğine Etkisi
Tarım küresel tatlı suyun yaklaşık %70’ini tüketiyor ve bu da onu en suya bağımlı sektörlerden biri yapıyor. Su yönetiminde değişiklik yapılmazsa 2050 yılına kadar küresel gıda üretiminin yarısından fazlası riske girecek. Yağışla beslenen tarıma dayanan Sahra altı Afrika gibi bölgeler, gıda güvenliğini tehdit eden uzun süreli kuraklıklardan zaten etkileniyor.
Raporda, tarımsal süreçlerde su israfını azaltmak için daha sürdürülebilir sulama yöntemlerinin benimsenmesi ve hayati ekosistemlerden aşırı su çekilmesinin durdurulması gerektiği vurgulanıyor.
Enerji, Ekonomi ve Halk Sağlığında Suyun Rolü
Su kıtlığı, enerji üretimini, özellikle ABD gibi ülkeler için hayati olan hidroelektrik üretimini de tehdit etmektedir; burada kuraklıklar, Hoover Barajı gibi tesislerin elektrik üretimini zaten azaltmıştır. Bu kesintiler hem yerel ekonomileri hem de küresel tedarik zincirlerini etkiler. Ayrıca su, ekonomik istikrar ile iç içedir. Su kaynaklarını verimli bir şekilde yönetmeyen ülkeler, ekonomilerini istikrarsızlaştırma ve halk sağlığını zayıflatma riskiyle karşı karşıya kalır.
Su kıtlığı sadece bir çevre sorunu değil, aynı zamanda bir halk sağlığı krizidir. Şu anda 780 milyon insan iyileştirilmiş su kaynaklarına erişememekte ve dünya genelinde atık suyun %80’i arıtılmadan çevreye geri dönmektedir. Bu durum, özellikle gelişmekte olan bölgelerde, arıtılmamış suyun hastalığa yol açtığı ve kamu hijyenini zayıflattığı yerlerde yaygın sağlık tehlikelerine neden olur.
Uygulanabilir Çözümler
Küresel Su Ekonomisi Komisyonu, bu krizi önlemek için birkaç önemli adım belirledi. Bunlar şunlardır:
- Suya küresel bir ortak mal gibi muamele etmek, adil dağıtım ve paylaşılan sorumluluğu sağlamak.
- Tarım uygulamalarını reforme etmek, suyun aşırı çekilmesini teşvik eden zararlı sübvansiyonları ortadan kaldırmak da dahil.
- Atık su geri dönüşümü ve tuzdan arındırma gibi yenilikçi teknolojilere yatırım yapmak sürdürülebilir su kaynakları oluşturmak için, özellikle kronik su sıkıntısı yaşayan bölgelerde.
- Tatlı su ekosistemlerini eski haline getirmek, doğal su rezervlerini yeniden inşa etmek ve su kalitesini iyileştirmek için sulak alanlar ve yer altı suyu rezervuarları gibi.
Su Yönetiminin Geleceği
Felaket sonuçlarından kaçınmak için, hükümetler ve sanayiler reaktiften proaktif su yönetim stratejilerine geçmelidir. Komisyonun raporu uluslararası işbirliği çağrısında bulunuyor ve su güvenliğine yatırım yapmanın BM’nin Sürdürülebilir Kalkınma Amaçlarına (SKA’lar) ulaşmak için gerekli olduğunu vurguluyor. Suyu ortak bir değer olarak kabul ederek ve sürdürülebilir uygulamaları teşvik ederek, geleceğin daha parlak olabilir, herkes için su mevcudiyetini sağlayarak.
Bu küresel su krizi acil eylem gerektiriyor. Zorluklarla doğrudan yüzleşerek, suyun herkes için mevcut olduğu sürdürülebilir bir gelecek sağlayabiliriz, ekonomik istikrar, gıda güvenliği ve halk sağlığına katkı sağlıyor.