Greenpeace’e Dakota Access Boru Hattı Protestoları Sırasındaki İddia Edilen Kusurlu Davranış Nedeniyle 660 Milyon Dolar Ceza

Kuzey Dakota jürisi Greenpeace’i Energy Transfer‘a 660 milyon dolardan fazla tazminat ödemeye mahkum etti. Ancak bazı medya kuruluşlarında bildirilenlerin aksine, örgüt protesto faaliyetleri için değil, 2016-2017’de Dakota Access Boru Hattı inşaatına karşı protestolar sırasında yürüttüğü karalama kampanyası ve sabotaj gibi yasa dışı uygulamalar nedeniyle para cezasına çarptırıldı.

Sonuç olarak, Amerikalı bir dokuz kişilik jüri mağdur olan Energy Transfer şirketine, yani Dakota Access Boru Hattı (DAPL) arkasındaki şirkete tazminat ödenmesine karar verdi.

Bu gösteriler sırasında kullanılan ve yasa dışı kabul edilen yöntemler şunlardı:

  • Karalama: Energy Transfer’in boru hattı inşaatının kutsal bölgeleri ve su kaynaklarını tehdit ettiğini iddia eden bilgiler yaydılar. Mahkeme bu iddiaları karalayıcı buldu ve şirketin itibarını zedelediğine karar verdi.
  • İzinsiz girmek: Aktivistler, inşaat faaliyetlerini kesintiye uğratarak protestolar düzenlemek için özel mülklere izinsiz girdiler.
  • Kamu Rahatsızlığı: Örgüt, yasal inşaat operasyonlarını engelleyen geniş çaplı gösteriler organize ederek, bir kamu rahatsızlığına neden oldu.
  • Sivil Komplo: Boru hattının ilerlemesini durdurmayı amaçlayan faaliyetleri planlamak ve uygulamak için diğer gruplarla iş birliği yaptılar, mahkeme bu durumu yasal iş operasyonlarına müdahale olarak bir komplo olarak değerlendirdi.

Bu makalede, bu durumun Greenpeace örgütü üzerindeki sonuçlarını inceleyeceğiz.

Dakota Boru Hattı ve Protestoların Arka Planı

DAPL, Kuzey Dakota’daki Bakken petrol sahalarından Illinois’e ham petrol taşımak üzere tasarlanmış, Oahe Gölü’nün altından geçerek Standing Rock Sioux Rezervasyonu’na yakın bir yerden geçen 1.172 millik bir yer altı boru hattıdır. Bu rota, kabile ve çevre aktivistleri arasında su kirliliği su kirliliği ve kutsal alanların tahribatı korkularına yol açtı. Bu endişeler, 2016’dan 2017’ye kadar geniş çaplı protestolara yol açarak, uluslararası ilgi çekti ve Yerli Amerikalı kabileler ve Greenpeace gibi çevre örgütlerinin dahil olduğu çeşitli grupları içine aldı.

Greenpeace, Standing Rock Sioux Kabilesinin muhalefetinin desteklenmesinde önemli bir rol oynayarak kampanyalar düzenlemek, farkındalık yaratmak ve destekçileri harekete geçirmek gibi faaliyetlerde bulundu. Bu çabalar, yerli sesleri güçlendirmeyi ve çevresel riskleri vurgulamayı amaçlayarak, birkaç ay boyunca önemli katılımla görülen bir hareketin parçası oldu.

Protestoların Ölçeği ve Dinamikleri

Protestolar, başlangıçta ölçekleri itibariyle dikkat çekiciydi, ancak hızla azaldı.

TarihProtestocu SayısıNotlar
Eylül Sonu 20163.000 ila 4.000Hafta sonları birkaç bin kişi daha katıldı, en yüksek katılımı yansıtarak
Şükran Günü, 24 Kasım 2016Birkaç bin, belki iki katına çıktıTatili ve medya ilgisini nedeniyle önemli bir artış
Ocak ortası 2017Birkaç yüzProtesto kampı temizlendikçe sayılar azaldı, düşüşün işareti olarak

İlk sayılar protestoları, yüzyıldan fazla süredir en büyük Yerli Amerikalı topluluğu olarak gösterse de, Eylül 2016’nın sonlarına gelindiğinde, 300’den fazla federal olarak tanınan kabilenin desteğiyle, protestolara katılımda keskin bir düşüş yaşandı. Bu durum birkaç faktöre bağlanabilir:

  1. Zorlu Kış Şartları: Sert kış hava koşulları protestocuların kamp kurulumlarını sürdürmesini zorlaştırdı ve birçok kişi siteyi terk etti.
  2. Hükümet Emirleri ve Kolluk Kuvveti Eylemleri: Yetkililer tahliye emirleri yayınladı ve kolluk kuvveti varlığını artırdı, 23 Şubat 2017 tarihine kadar kalan protestocuların tahliye edilmesine neden oldu.
  3. Boru Hattı İnşaatının Tamamlanması: İnşaat ilerledikçe ve boru hattı işletime girdikçe, protestoların ivmesi azaldı, katılımda doğal bir düşüşe yol açtı.

Yasal Süreçler ve Kararın Detayları

DAPL’nin Dallas merkezli geliştiricisi Energy Transfer, 2019’da Greenpeace’e, protestolarla ilgili olarak karalama, izinsiz giriş, rahatsızlık ve sivil komplo suçlamalarıyla dava açtı. Şirket, Greenpeace’in eylemlerinin mali kayıplara ve itibar zedelenmesine yol açtığını, protestoları planladığını ve kesintilere neden olduğunu iddia etti. Kuzey Dakota’nın Morton County kentinde üç hafta süren duruşmanın ardından, dokuz kişilik bir jüri iki gün boyunca müzakerelerden sonra Greenpeace’in çoğu iddia konusunda suçlu bulunmasına ve 660 milyon dolardan fazla tazminat ödenmesine karar verdi.

Her suçlama için verilen tazminatın ayrıntılı bir dökümü kamuya açık olmasa da, kritik rakamlar kararın kapsamına ilişkin bilgi verir:​

  • Energy Transfer’a verilen toplam tazminat: 660 milyon dolardan fazla.
  • Greenpeace ABD’nin payı: Yaklaşık 404 milyon dolar.
  • Greenpeace International ve Greenpeace Fund Inc.: Her biri yaklaşık 131 milyon dolar.

Bu mali ceza, özellikle Greenpeace’in davayı muhalefeti bastırmayı hedefleyen bir taktik olarak nitelendirdiği göz önüne alındığında, eşi benzeri görülmemiş bir cezadır. Geçici icra direktörü Sushma Raman’ın ifade ettiği gibi, ifade özgürlüğü ve protesto hakları konusundaki endişeleri vurgulayan açıklamalarla karara karşı çıkılıyor.

Greenpeace Üzerinde Mali Etkiler

660 milyon dolar ceza, özellikle Greenpeace’in ABD operasyonları için ciddi bir finansal yük oluşturuyor. 2010’dan beri elde ettiğimiz finansal veriler, 2018 ile 2023 arasındaki Greenpeace’in mali tablolarını inceleyerek verildi (2024 mevcut değildi):

YılGelirGiderler
201839,7M $39,5M $
201939,5M $39,3M $
202040,2M $39,8M $
202141,0M $40,7M $
202240,5M $40,2M $
202340,0M $38,0M $

Bu veriler, Greenpeace USA’nın yıllık bütçesinin bu yıllar boyunca hem gelir hem de gider açısından yaklaşık 40 milyon dolar civarında nispeten sabit kaldığını gösteriyor. Gelir, bireysel katkılar ve vakıf hibelerinden, hükümet, şirket veya siyasi parti fonlarından değil, gelmektedir.

Ceza, özellikle Greenpeace ABD’nin neredeyse 404 milyon dolarlık payı, yıllık bütçelerini aşarak iflas riski oluşturuyor. Greenpeace, bu durumun ABD şubesinin kapanmasına yol açabileceği konusunda uyarıda bulundu ve çevresel meseleler üzerine kampanya yapma yeteneklerini etkileyebilir.

660 milyon dolarlık karara yanıt olarak, örgüt temyize gitmeyi planlıyor ve Avrupa’da Energy Transfer’ın eylemlerine karşı yasal yolları araştırıyor. “Temyize gideceğiz. Ve zafer yolunda savaşmaya hazırız,” örgüt web sitesinde söylüyor.  Hollanda’da yasal masrafları geri almak ve manevi zarar talep etmek amacıyla yasal süreç başlattı. Dava Temmuz ayında yapılacak.

Bu dava, Greenpaיעe tarafından katılımcıların ve gazetecilerin yüksek yasal maliyetlerle mali açıdan tükenmeye hedeflendiği bir Kamu Katılımına Karşı Stratejik Dava (SLAPP) olarak değerlendirilmektedir.

Greenpeace, daha önce Avrupa’da yasal zaferler elde etti. Mart 2024’te, Fransız mahkemesi TotalEnergies’in Greenpeace Fransa aleyhindeki davasını reddetti. Ayrıca, Aralık 2024’te Shell, Greenpeace ile bir davayı sonuçlandırma konusunda anlaştı ve tazminatlar yerine Royal National Lifeboat Institution’a bir bağışta bulunmayı kabul etti.

Greenpeace’in uluslararası merkezi Amsterdam’da bulunurken, örgüt başlangıçta Kanada’da kuruldu. Hollanda’daki dava sonuçları, Avrupa Birliği’nin karşı SLAPP yönergesine göre bir emsal oluşturabilir ve gelecekte aktivist örgütler ve kurumsal varlıklar arasındaki davaları etkileyebilir.

Çevre Aktivizmi İçin Daha Geniş Çıkarımlar

Karar, çevre aktivizmi ve ifade özgürlüğü üzerinde soğutucu etkiler yaratabileceği konusundaki endişeleri kesinlikle artırdı. Sivil haklar kuruluşları ve hukuk uzmanları, bunun Amerikan tarihinde Birinci Değişiklik açısından en kötü kararlardan biri olabileceğini öneriyor.

Bu dava, kamu katılımına karşı stratejik bir dava (SLAPP) olarak görülüyor, fosil yakıt projelerine muhalifleri sindirmeyi amaçlayan, ülke genelinde protesto haklarına etkileri olabilecek bir durum. Bu emsal, diğer şirketleri savunuculuk gruplarına karşı yasal işlem yapmaya cesaretlendirebilir, bu da muhalefeti bastırabilir ve protesto hakkını engelleyebilir.

Yine de, Greenpeace gibi kuruluşların özellikle politik ortamın değiştiği ABD’de daha dikkatli hareket etmeleri önemlidir. Çevresel değişim için baskı yapmaya devam ederken, yasal sınırlar içinde kalmak için taktiklerini yeniden düşünmeleri gerekebilir. Herhangi bir yasal zayıflık tereddütsüz hedef alınacaktır.

Çevre bilimi ve gazetecilik alanında bir geçmişim var. WINSS için iklim değişikliği, döngüsel ekonomi ve yeşil inovasyonlar hakkında makaleler yazıyorum. Yazı yazmadığım zamanlarda Kara Orman’da yürüyüş yapmaktan ve bitki bazlı tarifler denemekten keyif alıyorum.