Türkiye’deki Sokak Köpeklerine İnsancıl Bir Yaklaşım Nasıl Benimsenir

İstanbul, Türkiye’deki birçok şehir gibi, büyük sokak köpeği nüfusu ile oldukça önemli bir zorlukla karşı karşıya. Tahminler, şehirde 130.000 ila 150.000 arasında sokak köpeği olduğunu gösteriyor.

Çoğu şehir sakini sokak köpeklerini şefkatle karşılayıp topluluğun bir parçası olarak gördüğü için, birçok kişi tarafından bir sorun olarak kabul edilmiyorlar. Ayrıca sakinler tarafından sıklıkla besleniyorlar ve dayanıklılığın yaşayan sembolleri olarak görülüyorlar.

Ama herkes aynı fikirde değil.

Zorluklar

Büyük sayıda sokak köpeğinin varlığı gerçekten de birkaç endişe yaratıyor. Kamusal güvenlik en önde geliyor, çünkü bazı ciddi yaralanmalarla sonuçlanan sokak köpeği saldırılarına dair raporlar var. Bu, köpek gruplarının toplandığı alanlarda, özellikle bazı kamu kesimlerinde artan korkulara yol açtı. Güvenliğin yanı sıra, sokak köpekleri trafik kazalarına da katkıda bulunabilir.

Halk sağlığı, özellikle kuduz gibi hastalıkların bulaşması konusunda, bir diğer önemli endişe kaynağıdır. Aşılama kampanyaları mevcutken, köpek sayısının çokluğu kapsamlı korunmayı zorlaştırıyor. Ayrıca, sokak köpeklerinin yaşam koşulları, açlık, hastalık ve hava şartlarına maruz kalmaları nedeniyle sıklıkla acı çekmelerine yol açıyor.

Ancak, hayvanları itlaf etmek yerine ‘sorunu’ ele almanın insancıl yolları var.

Sokak Köpeklerinin İtlafı

Son zamanlarda, Türk hükümeti, tehlikeli veya tedavi edilemez şekilde hasta olduğu düşünülen sokak köpeklerinin itlafını hedef aldığı söylenen, ancak milyonlarca sokak köpeğinin itlafına izin veren tartışmalı bir yasayı onayladı. Bu mevzuat, ülke genelinde yaygın protestoları tetikledi.

Bir tarafta, hayvan hakları aktivistleri insancıl tedavi için savunma yaparak aşılama, kısırlaştırma ve barındırma programlarını teşvik ediyor. They argue that stray dogs are a part of the urban ecosystem and that many of them are friendly and pose no threat if properly managed. Ayrıca, birçok hayvanın gereksiz yere acı çekmesine ve ölmesine neden olabileceğini savunuyorlar.Hayvan hakları aktivistleri ve muhalefet partilerinin yasayı “katliam yasası” olarak nitelendirip hayvanların insanlık dışı muameleye maruz kalabileceği konusunda uyarıda bulunması tesadüf değildir.

Diğer tarafta, bazı sakinler ve yetkililer, genellikle popülasyon büyüklüğünü yönetmek veya azaltmak için bir popülasyondan hayvanları seçici olarak uzaklaştırma veya öldürme olan culling dahil daha sert önlemleri desteklemektedir. Bunun nedeni sokak köpeklerinin oluşturduğu algılanan tehdide yanıt vermektir. Kontrolsüz şekilde artan sokak köpeklerinin kamu güvenliği sorunu olduğunu ve daha fazla saldırıyı önlemek için derhal kontrol altına alınması gerektiğini savunuyorlar.

İnsancıl Bir Yaklaşım İçin Rica

Sokak köpeği popülasyonunu yönetmek için insancıl bir yaklaşım talebi artmaktadır. Bu, hayvan refahına ve kamu güvenliğine odaklanan stratejilerin bir kombinasyonunu içerir.

  1. Kısırlaştır-Bırak (TNR) Programları: En etkili insancıl stratejilerden biri TNR programlarının uygulanmasıdır. Bu programlar, sokak köpeklerini yakalamayı, kısırlaştırmayı veya kısırlığı sağlamayı ve ardından onları orijinal yerlerine geri bırakmayı içerir. Zamanla bu, sokak köpeği popülasyonunu azaltmaya yardımcı olurken onların çoğalmadan hayatlarını sürdürmelerine izin verir. Romanya’nın Bükreş gibi şehirleri, bu tür programları evlat edinme girişimleriyle birlikte başarıyla uygulamıştır.
  2. Halk Eğitim ve Farkındalığı: Halka sorumlu hayvan sahipliği ve hayvanların kısırlaştırılmasının önemi, sokak hayvanı popülasyonunun artışını engelleyebilir. Brezilya’nın Curitiba şehrinde, kamu farkındalık kampanyaları ve mobil kısırlaştırma/kısırlaştırma klinikleri, sokak köpeklerinin sayısını büyük ölçüde azaltmış, bu da topluluk katılımının etkinliğini göstermektedir.
  3. Evlat Edinme ve Barınma Programları: Evlat edinme girişimlerini genişletmek ve barınma koşullarını iyileştirmek çok önemlidir. İstanbul’un Semtpati uygulaması gibi köpek evlat edinmeyi teşvik eden girişimleri vardır, bu çabalar daha büyük bir etki yaratmak için genişletilmelidir. Dünya genelinde en düşük sokak köpeği popülasyonlarından birine sahip olan Hollanda’da, kapsamlı barınma sistemleri ve hayvan terkine karşı katı yasalar etkili olduğunu kanıtlamıştır. Japonya ve Belçika’da, evcil hayvanların zorunlu kayıt ve mikroçipleme işlemleri bulunmaktadır.
  4. Yasalar ve Yürütme: Sokak köpeklerine insancıl muamele edilmesini sağlamak için güçlü yasal çerçeveler gereklidir. Bu, hayvanları zulümden koruyan ve sorumlu hayvan sahipliğini teşvik eden yasaları içerir.Bununla birlikte, bu tür yasalar, gereksiz acılara yol açmayan pratik uygulama mekanizmaları ile dengelenmelidir.

Hem İnsana Hem Hayvana Saygı

Başarılı bir şekilde yönetilen ve beslenme, aşılama ve tıbbi bakımı içeren programların parçası olduklarında, sokak köpekleri sağlıklı bir yaşam sürebilir. Sokak köpeklerine insancıl yaklaşan topluluklar hem köpekler hem de orada yaşayan insanlar için olumlu bir ortam yaratabilir.

TNR programları, halk eğitimi ve sahiplenme girişimleri hem insan hem de hayvan ihtiyaçlarına saygı gösteren uygun bir çözüm sunar.

Sonunda, herhangi bir yaklaşımın başarısı, hükümetin, hayvan refahı kuruluşlarının ve halkın ortak çabalarına bağlı olacaktır. Birlikte çalışarak, sokak köpekleriyle ilgili endişeleri hem insancıl hem de sürdürülebilir şekilde ele almak mümkündür.